İnsan Olmayı Ne Zannettik?

Çağlar boyunca doğayla uyum göstermeyi başarabilmiş kavimler her daim daha önde olmayı başarabilmiştir. Esasen insanoğlunun gerçek sorunu insan olmayı bir canlı türü olmanın ötesinde düşünmeye başlamış olduğu dönemden itibaren başlar. Tüm dünyevi imkânların ve kaynakların kendine tahsis olduğunu düşünmeye başlaması kendini anlamayı unutmasına denk gelir. İnsanlığın esas problemi zeki yaşam formu algısını naçiz iletişim yeteneklerinin gelişkinliğinden geldiğini sanrısındandır. Hâlbuki bırakalım dünya dışı varlıkların ve hatta zeki yaşam düzeylerinin kavranmasını dünya florasında yaşayan canlı türlerinin dahi zekâsını kavrayamamıştır. Onları içgüdü düzeyinde anlamlandıran insanoğlu gerçekten sınırlıda olsa diğer yaşam türlerinin de zekâ sahibi olduğunu algılayamamaktadır. 

Aslında evcilleşmiş olarak tabir ettiğimiz hayvan guruplarının insanla arasındaki temel ilişki insanoğlunun bu hayvanların zekâ düzeyini ve hareket tarzını tam olarak algılamış olmasıyla doğru orantılıdır. İnsan tarafından gereksinimleri karşılanan doğal yaşamın dışında tutulan hayvanlar ise evcilleşmiş addedilir. Ancak insandan başka hiçbir tür insan kadar ihtiyaçlarının ötesinde bir zekâya sahip olamamıştır. Salt hayatta kalma gereksiniminden öteye bir yapılanmayla gelişen insan zekâsı temel ihtiyaçları karşılamayı bitirdikten sonra kendini tanrılaştırmaya başlamıştır. Doğadan elde ettikleriyle bilgisini harmanlayan insanoğlu yakaladığı imkânların sağladığı özellikleri vahşi bir hırsla kavurmaya başlamıştır. Hâlbuki kendi türü dâhil olmak üzere dünya üzerindeki tüm canlılığı tehdit eden insandan başka hiçbir tür yoktur. Haşere olarak tabir ettiğimiz böcek gurupları dâhil spesifik birkaç tür dışında keşfedebildiğimiz keşfedemediğimiz hiçbir canlı formu insan gibi sadece kendi yaşamsal faaliyeti için diğerinin tamamıyla yıkımına sebep olmamıştır. İnsanı tamamından ayıran özellik ise aklını kullanmasıdır. Daha doğrusu aklını doğru kullanamamasıdır.

İnsan gerçekte başta kendi ırkını felakete sürüklemektedir. Sürdürülebilir olan dünya yaşam standartlarında büyük kırılma noktaları yaratmış ve doğal seleksiyonda on binlerce yıl sürecek farklılaşmaları tehlikeli boyutlara kendi eliyle getirmiştir. Hiçbir tür tüm kaynakları sınırsızca ele geçirmemelidir. Besin zincirinin en tepesine zekâsıyla yerleşen insan, ancak yok oluşu kendi zekâsının mantıkla buluşmasıyla gerçekleştirebilir. 

Vicdan ve ahlak en büyük sorunumuz haline gelmiştir. Tüm doğal kaynakları hunharca tükettiğimiz gibi artık tüm hayvanları da metalaştırmış yaşam hakkını kendi türümüz dışında hiçbir türe tanımaz hale gelmiş durumdayız ve hatta kendi türümüzün içinde ayrıştırmalar gerçekleştirmiş dünyayı yaşanmaz hale getirmiş durumdayız. Hayvanları yücelten sıfatları insani özelliklerden uyarlarken insanlığı küçümsemeyi hayvanların isimleriyle aktarmaktayız. Atları asil varsayan toplumsal yapı köpekliği hor görmektedir. Dünyanın başına insan ırkından daha kötü bir felaket gelebileceğini sanmıyorum. 

Kendi hâkimiyetini yüceltmek için var olan kararlılığını kendi ürettiği bahanelerin üzerine kuran bizler sahip olduklarımızın paylaşılması gereken bir toptan yaşam hakkı olduğunu anlayamadığımız için maalesef çok kötü bir sonla karşılaşmak zorunda kalacağız. Sadece dua etmek yerine doğayla barışacağımız, bizi hayatta tutan kaynakların ve durumumuzun farkında olan az sayıda aktivistin dünya kaderinde etkili olacağı günlerin ümidiyle.