İnsan her ne kadar doğduğu topraklara bir gönül bağına sahip olsa da, bunu tarif etmesi istendiğinde nostaljik klişelere sığınmak zorunda kalıyor ister istemez. Kalıpların dışında tarifler aramaya çalışırken düşünüyorum ki bu dışına çıkmaya çalıştığım klişeler içinde olduğum topraklara olan sevgime dayanak olan sebeplerden bazıları. Artık Sebepleri dışarda aramak yerine sarılıyorum aklımın köşe başlarını tutmuş kalıntılara.
Gelip geçerken Bursa caddelerinden içinde bulunduğunuz hayat sarmalının bir nebze olsun dışına çıkıp bu şehri sizin de sevmenize sebep olan olguları ve kişileri düşündünüz mü? Her gün içinde kaybolduğumuz sokakları geçmişte paylaştığımız özel insanları hatırlıyor musunuz?
Edebiyatımızın önemli mihenk taşlarından Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu adlı eserini Bursa’da öğretmenlik yaptığı yıllarda yazdığını biliyorsunuzdur. Bir gün Maksem yokuşunun başından yukarıya doğru kafanızı çevirin ve bakarken Reşat Nuri Hoca’nın da bu yokuşu hepimizle paylaştığını anımsayın. Koza Han’da çayınızı yudumlarken etrafınızda Yıldırım Gürses’in 350’den fazla yarattığı musiki eserinin oluşmasında katkısı olan havadan ciğerlerinize çekin. En yakışıklı ve adıyla müstesna Adnan Şenses’in tüm memleketin yüzüne tebessüm verirken ilhamını bu şehirden aldığını ve neşesini memlekete yaydığını bilin. Dünya literatürüne Sümerleri kazıyan arkeolog Sayın Muazzez İlmiye Çığ Hocamızın Cumhuriyet devrimlerine Bursa sokaklarında şahitlik ettiğini anımsamaya çalışın. Sait Faik Abasıyanık’ın ilk öyküsünü Bursa’da yazdığını bugün halen bizlere hizmet veren Ahmet vefik paşa tiyatrosunda onun da oyunlar izlediğini, Uludağ’a bakıp hayaller kurduğunu anlatın oradan geçen birilerine. Yine o dağın zirvesini bize yakın eden teleferiğin Alman mühendisi Hubert Sonderman’ın bu şehre hayran kaldığını ve ömrünü Altıparmak caddelerini arşınlayarak geçirdiğini Bursa sevgisiyle gözlerini bu şehirde kapadığını hatırlayın. Sevdayı sevda, hasreti hasret yapan sesin sahibi Müzeyyen Senar’ın Çelik Palas otelinde çınladığını o yankıların yansımalarının artık araba sesleri arasında kaybolmaya yüz tuttuğunu bilerek o yankıları yeniden duymaya çalışın. Dünya’nın neresine giderseniz gidin Sanat güneşinin Bursa’dan doğduğunu anlatın. Zeki Müren’in geçtiği köprülerden geçerken Bursa’yı sevmenize sebep olan her ne varsa sizde onu tekrar içinizden geçirin.
Sıradan olmayan şehrin sıradan olamayacak bir mirasının bugün ki bekçileri olarak hayata bu şehirden bakmayı öğrenmeliyiz. Bizi biz yapan her ne varsa ona sahip çıkmalı içinde olduğumuz yerleri o sebeple sevdiğimizi bilmeliyiz. Bu şehrin var olmasına katkısı olan büyük insanlardan aldığımız ilhamla başka insanların hayaller kurmasına sebep olacak onları mutlu edecek büyük küçük eserleri yaratmak için çabalamalı, her gün algımız kapalı geçip gittiğimiz sırlı şehrimize gün gözü ile yeniden bakmalıyız.