Çok yorgunum, canımın son damlası düştü düşecek gönlümdeki göle. Sularını bulandırmasın diye rüzgarlarını tuttuğum bu yöre artık benim bir feryadımdan azad olmak istiyor.Senin varlığını gören bir çareler bizim sevdamızdan yana nefes almak istiyor.
Bak ben sana sevdayı feda edeyim. Sen benim zihnimin ormanını yakma.Orada ayrılmaz bekçiler var bizi biz yapacak. Her seher kuşlar zikri senin adınla haykıracak.Şubatın soğuğu Temmuzun güneşi bulamaz bizi orada.
Ama sen sığ şehirlerin öğrettiği kirli sözlerin ardında ararsan beni . O ormanın ruhunun çığlığı susturur seni. Şimdi boşveriyorum günlük rüzgarların yorgunluğunu. Gel gör yüreğimin derinlikleri ne kadar seninle dolu. Bİr biz diktim oranın en kıymetli yerine. Her bahar çiçeklerimizden bal yapacaklar.İşte o zaman sevdanın tadını damaktan damağa taşıyacaklar.
Belki kırgın düşmüş anlayışların korkuların sıtmasındasın. Senin sevilebileceğine inanmayacak kadar dargın bir yalnızlığın koynundasın. İsterimki bir anlık olsun kaldır benden yana çehreni. Gönlüm toprağa selama durduğundan beri. Tatlı bir düş görmemiştim senin kadar. Beklentilerimi hatıralara defnettiğimden beri. Zihnimi açan bir şey kalmamıştı senin kadar.
Şimdi sen beni olmazlardan olduran.Hayatı yeniden göğsüme dolduran .Ben lambanın cini değilim ne çıkar. Sen yinede dile benden ne dilersen. Bir olmaya koşalım suların üstünde.Herkes mutlu olsun ferahlığın fecrinde. Ricaya durdu sana bel bağlamış tüm ezginler.Adımızı not düşecek bu gölün kıyısına adım atmış tüm gezginler.
Dökme kahır damlasını gönlümdeki göle orada hayatın sırrı saklıdır. Sırrın selameti ne olur sen de gidersen.Mutlu olmaya bu kadar yakınken ızdırabın yalazı kimin hakkıdır.
Biliyorum seçmek kadın yüreğinin laneti.Kaldırmıyor narin yüreğin tarihindeki ihaneti.Söz vermek çare değil sil yüğreğindeki melaneti.Salayım rüzgarların yularını ve öpüşsün gölün silüetiyle.Bizi çizsin yüzeyine huzuru bulanların hikmetiyle.