Evet! Duyduğum çamur kokusu. Şimdi utanmasam delicesine koşturup en derin yerime çamurlar dolana kadar yuvarlanmak arzusundayım. Böylesine kesif ve genzimi açan bu çamur kokusu nerden peydah oldu şimdi. Günlük dertlerimin hepsi o çamurun altında kaldı. İşin gücün etrafından dolanıp hayata dair her uçurumun kenarından atlayıp arkada bırakmaya hazır bir çocuk gibi oldum şimdi.
O çamura bulanmış ellerim senin yüzüne dokunuyor böyle geçmişimden bir rüzgara kapılınca. Hiç mi çıkmaz aklından insanın kavrulmuş bir sevda. İstemeden gittiğin zoraki yaşadığın bir yeri sana dünyanın en mutluluk veren yeryüzü noktası yapan kimya, yıllar sonra bile o günlerden bir kokuyla alıp kendine mahpus eder zihnini.
Şimdi kapattım gözlerimi. Varlığını kulağıma fısılda. Hissetmeliyim acısını gönlümdeki nasırda. Acıdıkça anlarım hayat denen şehveti. Ellerinde yükselir mi yeniden ruh servetim? Sevdan yeniden ereksiyon olmuşken içimde. Yeni bir hayat ararım aklımdaki biçimde. Uzansam tutar mıyım kollarındaki hoşluğu? Yoksa dolduruyor muyum zamandaki boşluğu? Bir bardak suya bakıp denizleri düşünmek, dalgaların kıvrımlarında yükselirken köpürmek. Bir çamur kokusuyla gençliğine öykünmek sen gittikten sonra kalan eserler oldu hayatımda. Mutluluk ise aklında küçücük bir iz kalmıştır diye ortaya attığım bir tebessümden ibaret .Ne yazık ki sen gittin gideli neşeyle başlayan hayallerim yine hayalin finalinde gidişinle bir bataklığa dönüyor.
Tenine yazamadığım satırların rüyalarıma iz düşümü korkularımdır. Kabuslarımın kabukları koptu senin kokun burnumdan kesileli beri. O günlere dair her ne varsa onun kokusundan medet ummaktayım. Artık sen her boşluğumu dolduran bir kara madde. Bense kendi çamuruna saplanmış bir yarım akıllı.