Sadeleştirme

Sadece ayakları yalındı. Onu da katran kaplamıştı stabilize yalnızlıklarda gezerken. Soluk benzine renk veren tek şey terlemiş vücuduna yapışan kurumuş kelebek kanatlarıydı. Sadeleşecektin bu yürüyüşe çıktığında ama yapabildiğin sadece kirlenmekti.

Bir hayat ehli aradın suallerinin karşısında dik durabilecek. Bulabildiğin aslında hep bildiğin cevapların ezberci sözcüleriydi. Sen fikirperest dünyanda ışığı kırıp renklerine ayırırken, hayal tacirleri satıyordu çoktan ayağa düşmüş düşlerini. Zihninde açılmış yaralardan sızan fikirleri emiyordu ahbap çavuş ilişkileri. 

Bekâretini çoktan kaybetti insanlık. Acımasız katliamların izleri ekili tarlalardan ve arkeolojik alanlardan şerefin başaklarını biçiyor. Hiçbir zaman nasibimizi almadık kültürel talanlardan. 

Bu kadar kibri olur muydu? Gelmeseydi insanlık tanrı soyundan. 

Kuracağım cümleleri unutmamak için toparlamaktayım zihnimi. Unutkanlık değil derdim unutturmak kendimi. Bilinen bir benliğin unutulması söylediği sözlerin arasında. Aslında fark ettiğimde cevapların hepsinin bende olduğunu seçtim yok oluşu. Bildiğim her şeyin bir yokluktan ibaret olduğunu anladığımda.

Kirlendi…

Satıldı fikirler,

Talan edildi,

Kendine eş koştu ve anladı. İnsanın lanetidir anlamak. Anlamadan akarken zaman sadedir yaşamak.